İnsansız Bir Tarih Anlatısı Mümkün mü?
Biyografi
Enstitüsünün “Nasıl Yazdım?” seminer serisinin ilki Fatih Sultan Mehmet Vakıf
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve ORDAF Başkanı Prof. Dr. Zekeriya
Kurşun’un “Nasuhzâde Ali Paşa ve Rum İsyanı” adlı eseri üzerinden gerçekleşti.
16 Mart 2022
Perşembe günü FSMVÜ Valide-i Atik Yerleşkesinde icra edilen seminer saat
18.00’de başladı, yaklaşık doksan dakika sürdü. Kübra Tolak’ın takdimiyle
konuşmasına başlayan Zekeriya Kurşun, önce biyografinin tanımını yaparak Doğu
ve Batı biyografi geleneklerinden bahsetti.
Prof. Dr. Kurşun, II.
Mahmut devrinin bir kısmını dönemin ikincil şahsiyetlerinden olan Kaptanıderya Nasuhzâde
Ali Paşa örneği üzerinden anlattığını belirtti. Eserin böylece hem biyografik
hem de monografik çalışma özelliği kazandığını ifade edenKurşun, çalışmasının
sınırlarını bireyin doğumundan ölümüne kadar ele almak yerine, eserine Ali
Paşa’nın 1821’de kaptanıderyalığa getirilmesiyle başladığını tercih ettiğini
vurguladı. Dönemin kaynakları, arşiv belgeleri ve süreli yayınları titizlikle
kullandığını belirten Zekeriya Kurşun, Nasuhzâde Ali Paşa’yı Osmanlı
bahriyesinde klasik dönemin sonu ile modern dönemin ilk kaptanıderyası olarak adlandırılabileceğini
belirtti.
Biyografi araştırmacılarının karşılaştığı zorluklara da değinen
Kurşun, Nasuhzâde Ali Paşa örneği üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Arşiv
belgelerinde Ali Paşa’nın izini bulmanın bir hayli zor olduğunu çünkü
belgelerde Ali Paşa’nın doğrudan isminin geçmediğiniaçıkladı. Bunun yerine
belgelerde geçen riyale, patrona, kapudane ya da kaptan paşa gibi kelimelere
başvurduğunu vurgulayarak, kaynakların nasıl kullanılması gerektiği üzerinde
durdu. Ali Paşa’yı her şeyden önce bir insan olarak kitabın kapsamına aldığını
ifade ederek, insansız bir hayatın mümkün olmadığı gibi insansız bir tarih
anlatısının da mümkün olamayacağını sözlerine ekledi.
Zekeriya Kurşun’un
genç biyografi yazarları hakkındaki söyledikleri de dikkat çekiciydi. Gençlerin
biyografi yazmalarının handikaplar barındırdığını, henüz yaşanmayan bir hayatın
başkalarına yaşatıldığını bunun da bir noktada tarihin tahrifi olarak karşımıza
çıkabileceğini söyledi. Ayrıca bu bağlamda tecrübenin biyografi yazmaya büyük
tesirleri olduğunu vurguladı.
Seminerin son
bölümünde, dinleyiciler tarafından yöneltilen soruları cevaplandıran Zekeriya
Kurşun, Biyografi Enstitüsüne başarılar diledi.
Seminer, Biyografi
Enstitüsü İcra Kurulu Üyesiveİbnülemin Mahmut Kemal İnal Vakfı Mütevelli Heyeti
Üyesi Fehmi Bilge’nin hocaya hediye takdimi ile sona erdi.